Fenerbahçeli Oyuncuyla Konuştuk: Bilim ve Teknolojinin Voleybolda Manşet Hızını Bile Etkileyen İnanılmaz Katkıları
Peki teknoloji voleybolun neresinde? Bilim, oyuncuların fizikî özelliklerini hatta manşet suratını bile tam olarak nasıl etkiliyor?
Bir voleybolcunun gözünden, bu teknolojik dönüşümün spora nasıl dokunduğunu ve bilimin bunun neresinde yer aldığını incelemeye karar verdik. Fenerbahçe Bayan Voleybol Takımı oyuncularından Dicle Parıltı Babat, bu içeriğimizde konuğumuz oldu.
Voleybol artık yalnızca refleks ve yetenekten ibaret değil; alanda tahminen de zaferi getiren her hareket, bilimin ve teknolojinin ince hesaplarıyla şekilleniyor.
Hakem kararlarından tutun da saha içine kadar teknoloji ve bilimin tesiri görülüyor. Mesela takımlar makul sayıda ‘itiraz’ hakkını kullanarak konumun tekrar izlenmesini isteyebiliyor. Kamera imgeleriyle topun çizgiye temas edip etmediği netleştiriliyor. FIVB Görüntü Hakem Sistemi (VVS) sayesinde, memleketler arası turnuvalarda çok kameralı sistemlerle anlık tahlil yapılabiliyor.
DataVolley üzere scouting sistemleri de oyuncuların servis, pas, smaç ve blok dataları ayrıntılı formda tahlil edip eksiklerini belirleyebiliyor. Giyilebilir teknolojiler de burada değerli bir yer tutuyor. Yeniden bu sayede oyuncuların nabız, sıçrama yüksekliği, yorgunluk üzere fizikî dataları anlık takip ediliyor. Hatta gelişmiş voleybol sahalarında sıçrama tesirini ölçen sensörlü yerler performans verisi üretebiliyor.
Gelin artık kelamı Dicle Işık Babat’a bırakalım ve evvel kendisin tanıyalım, sonra da üstteki satırlar hakkında görüşlerini alalım.
”Ben Dicle Parıltı Babat. 15.09.1992, Kırklareli doğumluyum. 11 yaşımdan beri voleybol oynuyorum. Şu anda Fenerbahçe’de, orta oyuncu olarak misyon alıyorum.
Ben aslında boyumun uzunluğu sebebiyle voleybola başlatınlardanım. Tam manasıyla anlatmak gerekirse, sokakta yolda yürürken bir menajer tarafından takip edildim. Sonra babamın gayretiyle Eczacıbaşı Spor Kulübünde voleybol oynamaya başladım. Okulda vücut eğitimi derslerinde de sık sık voleybol oynuyordum lakin Eczacıbaşına geldiğimde atletleri gördükten sonra ”Ben hiç voleybol oynamayı bilmiyormuşum” dedim.”
Antrenmanlarda ya da maçlarda üstte da bahsettiğimiz hangi teknolojileri kullanıyorsunuz?
”Elimizde olan birden fazla teknolojiyi kullanıyoruz. Dönem başında kondisyonerimiz tarafından kimi testlere olağan tutuluyoruz. Dönem içerisinde gelişimimizi bu biçimde takip ediyoruz. Sıçramalarımızı, kalp atış süratimizi takip eden aygıtlar da kullanılıyor. Kondisyon antremanlarımızda çalışmamıza yardımcı olan, gücümüzü, tepkimizi ölçen kimi aygıtlar da mevcut. Onun dışında voleybol antremanlarımız da büyük bir ekrana yansıtılıyor. Böylece kendimizi dışarıdan izleyebiliyoruz ve eksiklerimizi görebiliyoruz. Maçlarda ve antremanlarda birtakım istatistikler tutuluyor. Burada da kendimizi değerlendirebiliyoruz. Maç öncesinde karşı ekibin maçlarını izleyerek kendi taktiklerimizi oluşturabiliyoruz.
Voleybol amatör bir branş. Ruhu amatör. Diğer branşlarda mevcut olan lakin asla bizim kapımızdan içeri giremeyecek teknolojiler biliyorum. Hayat bu kadar değişiyor ve gelişiyorken, Türkiye’de en başarılı branş da voleybolken keşke çok daha fazlasını kullanabiliyor olsaydık. Tahminen yeni kuşaklara kısmet olur…”
Peki voleybola başladıktan sonra bedeninizde ne üzere fizikî değişimler gözlemlediniz? Bu sporun kas gelişimi, duruş, çeviklik yahut dayanıklılık üzere alanlarda size nasıl katkıları oldu?
”Benim boyum çok süratli uzadı. O yüzden başta önemli eklem ağrıları yaşadım. Voleybola başlamadan evvel hayatımda çok uzun beşerler yoktu. Onlara ahenk sağlamaya çalışmaktan mı ya da süratli uzamamdan mı bilmiyorum fakat skolyoz oluştu bende. El ve ayak koordinasyonum da çok uygun değildi bu durumdan bağımsız. O vakit birlikte çalıştığım antrenörüm hâlâ anlatır; ”Dicle birinci geldiğinde sürahiden bardağa su dolduramıyordu” diye. O yüzden çok erken yaşta birtakım gelişmeleri sağlamış oldum. Skolyozum büsbütün güzelleşmedi fakat gözle görülür bir değişim yaşadım yaptığım idmanlarla. Şayet sportmen olmasaydım, bilhassa de erken yaşta başlamasaydım fizikî olarak önemli problemler yaşardım diye düşünüyorum.”
Peki voleybol maçlarında hangi fizikî özellikleriniz öne çıkıyor? İdmanlarda uyguladığınız hangi bilimsel metodlar size katkı sağlıyor?
”Reaksiyon mühleti sahiden çok kıymetli. Bence bu biraz da genetik bir durum lakin yeniden de geliştirilebilir. Benim konumumdan ötürü (Orta oyuncu) çabukluk, süratli tepki kritik bir konu. Ben o kadar süratli bir oyuncu olamadım lakin tüm bunları geliştirmek için kondisyonerimiz eşliğinde çalışıyoruz. Kuvvet idmanlarımız ve sıçramalar bizim için vazgeçilmez. Bunlara ek olarak idman merdiveni antrenmanları ve huni antrenmanlarını sayabilirim. Bir ekip arkaşımızla eşleşerek onun yaptığı hareketleri süratlice tekrar etmek ya da kondisyonerimizin söylediği bir aksiyonu süratlice yerine getirmeyi örnek olarak verebilirim. Şu anda elektronik tepki idman setlerine de ulaşabiliyoruz. Tıpkı vakitte görüntü tepki idmanları da yapabiliyoruz. X bir grubun maçını durdurup izleyerek oyuncuların bir sonraki hareketini varsayım etmeye çalışıyoruz. Artık cevaplarken fark ettim, bir çok formül mevcutmuş. Aslında önemli olan gerçek vakitte gerçek bir halde çalışabilmek.”
Fenerbahçe Bayan Voleybol Ekibi oyuncularından Dicle Işık Babat’ı dinlediniz.
Kendisine verdiği samimi karşılıklar için çok teşekkür ederiz. Sizler de röportajımız hakkındaki sorularınızı ya da görüşlerinizi yorumlar kısmında belirtebilirsiniz.
Ayrıca bu içeriklere de göz atabilirsiniz:
